Kim bilir belki ışığı başka aşıkların yolunu aydınlatsın diye!...
28 Ocak 2013 Pazartesi
Kız Kulesinin Sırrı
“Çok eski
zamanlarda, Üsküdar sırtlarında, “Aşk ve Güzellik” tanrıçası Aphrodite
adına yapılmış büyük ve ünlü bir tapınak vardı. İşte, efsaneye konu
olan, güzelliği dillere destan Hero, genç kızların rahibelik yaptığı bu
tapınakta, kumrulara bakmakla görevliydi. Her sene, soğuk kış günleri
yerini ilkbaharın çiçekli günlerine bıraktığında, tabiatı süsleyen,
güzelleştiren tanrıça adına bir bayram yapılırdı. Bu ilkbahar şenliğine
çevre şehirlerden, kasabalardan akın akın insanlar gelir, bayram
süresince yenilir, içilir, eğlenilir; ümitsiz aşıklar kendilerine aşk
vermesi için Aphrodite mâbedinde tanrıçaya yalvarırlardı. İşte güneşin
insanın içini ısıttığı, kuşların ötüştüğü, çiçeklerin rengârenk açtığı,
denizin kokusunu dört bir yana saldığı bir ilkbahar sabahı, Boğaz’ın
öteki yakasında oturan Leandros adlı yakışıklı delikanlı da hayatında
ilk kez bu bayrama katılmak üzere tapınağa geldi. Aphrodite onun
yakarışlarını duymuş olmalı ki karşısına güzeller güzeli Hero’yu
çıkardı. İki genç birbirlerini görür görmez aşık olmuşlardı. Ama
aralarında aşılması güç bir engel, ‘deniz’ vardı... Leandros yaşadığı
şehre dönmeden önce sevgilisine, aralarındaki denizin aşklarına engel
olamayacağını söyledi. Eğer Hero, denizin durgun olduğu gecelerde kulede
bir ışık yakarsa, Leandros yüzerek onun yanına gelebilirdi. Gerçekten
de yaz boyunca iki sevgili denizin durgun olduğu her gece buluştu. Fakat
güz bitti, kış yaklaştı. Ilık esintile yerini lodos ve poyraza bıraktı.
Denizin çırpıntıları birbirini izleyen iri dalgalara dönüştü. Bir sabah
Hero, Leandros’u uğurlarken artık iki kıyı arasında yüzmenin tehlikeli
olacağını söyleyerek sevgilisine bir süre gelmemesi için yalvardı.
Leandros istemese de O’na verdiği sözü tuttu. Ama Hero’ya olan özlemi
gün geçtikçe büyüyordu. Kederini, acılarını azaltmak için her akşam
oturup karşı kıyıyı seyrediyordu. Yine böyle bir akşam kulede yanan
ışığı gördü. Sevgilisinin çağırdığını düşünerek kendini dalgaların
arasına bırakıverdi. Oysa ışığı yakan Hero değil, iki sevgilinin gizli
gizli buluştuğunu farkeden tapınak yöneticilerinden biriydi. Hero’ya
kavuşacak olmanın heyecanı içindeki zavallı Leandros, bir yandan azgın
dalgalarla boğuşuyor, bir yandan ışığı yitirmemeye çalışıyordu. Tam
Üsküdar kıyılarına yaklaşmışken ışık birden söndü. Denizin ortasında
acımasız bir karanlığa gömüldü Leandros. Önce rüzgârdan söndüğünü
sandığı ışığın yeniden yanmasını bekledi, oysa ışık bir daha yanmadı. Ve
Leandros dev dalgaların arasında kayboldu. Hero’ya gelince, ertesi
sabah tapınağın altındaki kayalıklarda buldular onu. Zamanla Leandros’un
kaybolduğu yerde bir kayalık oluştu. İşte “Kız Kulesi” Leandros’la
Hero’nun anısına dikildi.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder